Borçlu Temerrüdü

30 Ekim 2024 | Yazı

Demir Hukuk Bürosu | Av. Mustafa ZAFER

Borçlu temerrüdü Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesinde düzenlenmiştir:

  1. Borçlunun temerrüdü
  2. Koşulları

MADDE 117- Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.

Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.

Buna göre muaccel hale gelen bir borcun borçlusunun temerrüdü, alacaklının ihtarına bağlanmıştır. Bir başka ifadeyle borçlunun temerrüde düşmüş sayılabilmesi için sadece borcun muaccel olması yetmeyecek, muaccel borcun borçlusu alacaklının ihtarının kendisine ulaşmasından sonra mütemerrit sayılacaktır.

Hükmün 2. fıkrasında ise temerrüt için ihtarın gerekmediği durumlar düzenlenmiştir. Bu doğrultuda, borcun vadesi taraflarca birlikte belirlenmişse bu vadenin geçmesiyle borçlu mütemerrit sayılacaktır. Bunun için vade açıkça belirli olmalıdır. Belirlenebilir vade hallerinde temerrüt için ihtar gerekip gerekmeyeceği ise tartışma konusudur. Belirlenebilir vade; ifa zamanı sözleşmede açıkça belirlenmemiş olsa da sonradan gerçekleşecek bir olaya bağlanarak bu olayın gerçekleşmesine göre belirlenebilir olması hali olarak tanımlanabilir. Örneğin “teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde ödeme yapılması” şeklindeki bir düzenlemede vade, teslim şartına bağlanmıştır. Teslimin gerçekleşmesi halinde artık belirlenebilir vade söz konusu olacaktır. Belirlenebilir vadenin söz konusu olduğu hallerde borçlunun temerrüdü için ihtarın gerekip gerekmeyeceği konusunda doktrinde görüş birliği bulunmadığı gibi Yargıtay’ın görüşü de net değildir. Yargıtay bazı kararlarında belirlenebilir vadenin söz konusu olduğu hallerde borçlunun ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden temerrüde düşeceği görüşündeyken[1], bazı kararlarında belirlenebilir vadenin kesin vade olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle temerrüt için ihtarın şart olduğu görüşünü benimsemiştir[2].

Bununla beraber Sözleşmede taraflardan birine vadeyi belirleme yetkisi tanınmış ise, söz konusu tarafça diğer tarafa bildirilecek ifa tarihinde ifanın gerçekleşmemesi halinde borçlu mütemerrit sayılacaktır. Burada bu bildirim herhangi bir şekle bağlanmamıştır. Sözleşmede buna ilişkin herhangi bir şekil varsa tarafların buna uyması yeterli olacak, bu şekle uygun yapılacak irade beyanıyla ifa günü belirlenmiş olacaktır. Yine bu tarihte borçlu tarafından ifanın gerçekleştirilmemesi, ihtara gerek kalmaksızın temerrüt halini doğuracaktır.

Fıkranın devamında borçlu temerrüdü; haksız fiilden kaynaklanan borçlarda haksız fiilin işlendiği tarihe, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan borçlarda da sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği tarihe bağlanmıştır. Bu hallerde de herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın borçlu mütemerrit sayılacaktır.

Bu meyanda iyi niyetli sebepsiz zenginleşme hususuna da değinmek gerekmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 79. maddesinde iyi niyetli sebepsiz zenginleşme halinde borçlu, elde ettiği tüm zenginleşmeyi değil, geri isteme anında henüz elden çıkarmadığı zenginleşmeyi geri vermek mecburiyetindedir. Bu kapsamda borçlu elden çıkardığı zenginleşme miktarını ikame etmediyse zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olmayacaktır. Bu doğrultuda 117. maddenin son cümlesinde iyi niyetli sebepsiz zenginleşme halinde temerrüt hali sebepsiz zenginleşme anında değil borçluya yapılacak olan bildirim ile söz konusu olacaktır.

[1] Yargıtay 13. HD 2002/13043 E. 2003/527 K.

[2] Yargıtay 6. HD 2022/4347 E. 2024/104 K.